Turkish (Turkiye)English (United Kingdom)

Main Page News Bulgaristan'da 5 Temmuz Genel Seçimi:"Liberal Demokrasinin Krizi" ve İktidar Değişimi"

Bulgaristan'da 5 Temmuz Genel Seçimi:"Liberal Demokrasinin Krizi" ve İktidar Değişimi"

bulgaristan

5 Temmuz günü Bulgaristan’da yapılan genel seçimde yaklaşık yedi milyon seçmenin yaklaşık yüzde 60’ı oy kullanırken, yüzde 40’ı sandığa gitmedi. Yani 2 milyon 800 bin Bulgaristan vatandaşı “milli irade”nin oluşumuna ve bu irade içinden çıkarak önümüzdeki dört yıl boyunca Bulgaristan’ı yönetecek olan yeni hükümetin oluşumuna “katılmak” istemedi. Dolayısıyla, sosyalist rejimlerin yıkılması sonrasında ortaya çıkan “apolitikleşme” sürecinin ve liberal parlamenter demokrasiye karşı vatandaşların “güvensizlik” duygusunun bölgede devam etmekte olduğu görülüyor. 

Önemle belirtilmesi gerekir ki, liberal parlamenter demokrasiye karşı “güvensizlik” ve bundan dolayı da vatandaşların önemli bir bölümünün artık seçimlere katılmak istemeyişi sadece Bulgaristan siyasetinin değil, bütün olarak Batı Avrupa ve ABD merkezli liberal demokrasinin bir “krizidir.” Bu krizin nasıl aşılacağı ve demokratikleşme sürecinin hem genişleme hem de derinleşme anlamında nasıl ilerletileceği ise halen önemli bir tartışma konusudur. 

Hem Bulgaristan’daki 5 Temmuz genel seçimindeki %60’lık katılım hem de diğer Avrupalı ülkelerde ve ABD’de seçimlere katılım oranlarının düşük seyretmesi, liberal demokrasi sınırlarının artık gelişmiş toplumların bireylerini tatmin etmediğini gösteriyor. Bu da, demokratikleşme sürecinin ilerletilmesinin liberal demokrasi sınırlarının aşılmasıyla ancak mümkün olacağını bize öğretiyor. Bu nedenle de liberal demokrasiye karşı “güçlü demokrasi”, “radikal demokrasi”, “katılımcı demokrasi”, “sosyalist demokrasi”, “müzakereci demokrasi” gibi yeni demokrasi arayışları her geçen gün daha fazla artıyor.

Bulgaristan’daki 5 Temmuz genel seçimi soldan sağa doğru bir siyasal iktidar değişimini işaret ediyor aynı zamanda. Çünkü Sergey Stanişev’in genel başkanlığını yaptığı Bulgaristan Sosyalist Partisi 25 Haziran 2005 tarihinde yapılan bir önceki genel seçimde yüzde 31,1 oyla ve 81 sandalyeyle ülkenin birinci partisi olmuştu. Son seçimde ise Sosyalistlerin oyu yüzde 17,7’ye geriledi. 

Sofya Belediye Başkanı Boyko Borisov’un lideri olduğu merkez sağ partisi GERB ( Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar ) ise oyların yüzde 39,7’sini alarak birinci parti konumuna yükseldi. 25 Haziran 2005 seçiminde yüzde 8,2 oy alan faşist-ırkçı ATAKA ( Saldırı ) partisi ise oylarını yüzde 9,4’e yükseltti. Yüzde dört olan seçim barajını aşarak parlamentoya girmeyi başaran diğer iki sağ hareket, oyların yüzde 6,7’sini alan Mavi Koalisyon ve oyların yüzde 4,6’sını alan Düzen, Hukuk ve Adalet Partisi oldu. 

Simeon Sakskobrgotski’nin başkanlığındaki İstikrar ve İlerleme İçin Ulusal Hareket ise büyük hezimete uğradı. 2005 seçimlerinde yüzde 19,9 oy alarak ikinci parti olmayı başaran Ulusal Hareket, 2009 seçiminde yüzde 3’e gerileyerek barajın altında boğuldu. 

Bu sonuçlara göre Bulgaristan’da yeni hükümeti merkez sağ partisi GERB kuracaktır. GERB, tek başına hükümeti kurmaya yetecek çoğunluğa sahip değildir. Dolayısıyla yeni hükümeti kurabilmek için Mavi Koalisyon ile koalisyon kurması bekleniyor. Böylece Bulgaristan siyasetinde iktidar soldan sağa kaymış bulunuyor.

5 Temmuz 2009 genel seçimi neticesinde Bulgaristan siyasal hayatında gerçekleşen bu soldan sağa kayışın en önemli nedeni ülkedeki ekonomik problemlerin çözülmemesidir. Bulgar ekonomisinde en önemli problem işsizlik ve geniş emekçi kitlelerin yaşam standardının düşük olmasıdır. 

25 Haziran 2005 seçimleri sonrasında Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin kurduğu koalisyon hükümeti, halkın ekonomik problemlerini çözmek yerine, Avrupa Birliği’nin taleplerine yoğunlaştı ve koalisyon hükümeti için birincil hedef katılım için talep edilen kriterlerin karşılanması oldu. Ayrıca koalisyon hükümeti Avrupa Birliği’ne katılım ile birlikte ülkede yaşanılan işsizlik gibi ekonomik problemlerin “otomatikman” çözüleceğini zannediyordu. Bu yanlış kanı ve gerçekçi olmayan umut kamuoyunda da hakimdi. 

Tabi ki Bulgaristan’ın 1 Ocak 2007 tarihinde Avrupa Birliği’ne üye olması ekonomik sıkıntıları “otomatikman” çözmedi. Sosyalizmden kapitalizme geçiş ve Avrupa Birliği’ne entegrasyon sürecinde Bulgaristan, Batı Avrupalı merkez kapitalist devletlerin çevresi / uydusu haline dönüştü. 

Tüm bunların sonucunda; halkın ekonomik sıkıntılarını çözemeyen Sosyalist Parti’ye olan güven azalırken, Avrupa Birliği’ni eleştiren ve “güçlü - bağımsız - milli Bulgaristan” vurgusu yapan milliyetçi sağ partiler daha fazla halkın desteğini almaya başladı. 25 Haziran 2005 seçimi sonrasında Sosyalist Parti ile birlikte koalisyon hükümeti kuran Ulusal Hareket de ekonomik sıkıntıların çözülmemesinden dolayı Bulgaristan seçmeni tarafından cezalandırıldı ve seçim barajının altında kaldı. 

Koalisyon hükümetinin üçüncü ortağı olan Hak ve Özgürlükler Hareketi ise oyunu yaklaşık iki puan arttırdı. 25 Haziran 2005 seçiminde yüzde 12,7 oy alarak Sosyalist Parti ve Ulusal Hareket’in ardından üçüncü parti olan Hak ve Özgürlükler Hareketi, 5 Temmuz 2009 seçiminde yüzde 14,5 oy alarak GERB ve Sosyalist Parti’nin ardından üçüncülük sırasını korumayı başardı. Yani koalisyon hükümetinde yer alan diğer iki parti (Sosyalist Parti ile Ulusal Hareket) büyük oy kaybına uğrarken, Hak ve Özgürlükler Hareketi oyunu iki puan arttırmış oldu. Bunun nedeni Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Bulgaristan Türkleri’nin “etnik partisi” olmasıdır. Yani Bulgaristan vatandaşı olan Türkler 25 Haziran 2005 seçimlerinde olduğu gibi son seçimde de kendi etnik partilerine oy verdiler. Son seçimde gerçekleşen iki puanlık artışın en önemli nedeni ise, Bulgaristan dışında ve özellikle de Türkiye’de yaşamakta olan Bulgaristan vatandaşı Türklerin bu seçime üst düzeyde katılmış olmalarıdır. 

Tabi ki Bulgaristan Türkleri için önemli olan bundan önceki dönemde olduğu gibi yeni dönemde de koalisyon hükümeti içinde yer almaktır. Fakat bunun gerçekleşmesi mümkün gözükmüyor. Çünkü seçimden zaferle çıkan merkez sağ partisi GERB’in parlamentoya girmeyi başaran sağcı-milliyetçi Mavi Koalisyon ile ortaklık kurması büyük bir olasılıktır. 

Nitekim seçim sonrasında BTV adlı özel bir televizyon kanalına demeç veren GERB Başkanı Borisov, hem Sosyalist Parti’ye hem de Hak ve Özgürlükler Hareketi’ne yüklenerek sert açıklamalarda bulundu: “Muhalefettekiler etnik kozu ortaya koymaya çalışmasınlar. Bugüne dek hırsızlık yapanlar cezalarını görecek. Her iki din de ‘hırsızlık yapma’ diyor. Bu yüzden BSP (Bulgaristan Sosyalist Partisi) ve HÖH (Hak ve Özgürlükler Hareketi) kenara çekilsin ve hırsızlıkla mücadeleye engel olmaya çalışmasın.” 1 Ayrıca Borisov, koalisyon hükümeti kurmak için HÖH ve BSP dışındaki tüm siyasi partilerle görüşeceğini açıkladı.2

Bu açıklamalara karşılık olarak da Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Ahmet Doğan “Yeni hükümet konusunda karamsarım, ama umarım becerirler” dedi.3

Karşılıklı demeçler gösteriyor ki yeni dönemde Hak ve Özgürlükler Hareketi’ni içermeyen bir sağcı-milliyetçi hükümet kurulacaktır. Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin hükümet dışında kalması ise Bulgaristan Türkleri’nin siyasal gücünü ve konumunu geriletecektir. Ayrıca yeni sağcı-milliyetçi hükümetin Bulgaristan Türkleri’ne yönelik yaklaşımı, Bulgaristan – Türkiye ilişkilerini de doğrudan etkileyecektir. Çünkü Bulgaristan Türkleri’nin durumu ve güvenliği Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir konudur.      


1. https://www.ntvmsnbc.com/id/24981276/page/2/, 6 Temmuz 2009.
2. https://www.hurriyet.com.tr/dunya/12019781.asp, 7 Temmuz 2009.
3. https://www.ntvmsnbc.com/id/24981276/, 6 Temmuz 2009.

 

tasamyayinlari

1-2 Aralık 2010


{alt}