Turkish (Turkiye)English (United Kingdom)

Ana Sayfa Haberler 1. Avrupa-Türkiye Forumu Polonya'da Başladı

1. Avrupa-Türkiye Forumu Polonya'da Başladı

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Instytut Wschodni işbirliği düzenlenen ve iki gün sürecek olan 1. Avrupa-Türkiye Forumu başladı. TASAM Başkanı Süleyman Şensoy Forum’un açılış konuşmasında 2005 yılında başlayan tam üyelik müzakere sürecine kadar sürdürülen reformların, 2005 sonrasında yavaşlamaya başladığını ifade ederek, özellikle Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmeler, Türkiye ve KKTC’nin bu alanda kaydettiği gelişmelere karşılık sözlerin büyük ölçüde tutulmaması, Fransa’da Sarkozy’nin yaklaşımı ve Türkiye’nin iç güvenlik tehdit algılamaları gibi bazı gelişmeler sonucunda, Türkiye’de AB üyeliğine olan kamuoyu desteğinin yüzde 85 seviyelerinden yüzde 50-55’lere düştüğünü aktardı.

Müzakere sürecinin sürdürülebilir ve güvene dayalı bir seyir izlenmesi yönündeki isteğin hem otoriteler hem halk tarafından ısrarla dile getirildiğini söyleyen Şensoy, dünyada 11 eylül sonrasında başlayan değişim temelinde çok boyutlu bir dünyaya doğru hızla ilerlenmekte olduğunu kaydetti. Şensoy, "Önümüzdeki yıllarda çok kutuplu bir dünyanın şekillendiğini göreceğiz. Geçmişte benzer bir süreç yaşanmıştı ve bu düzenin oturması yaklaşık 30 yıl almıştı. İnsan sosyolojisi ve teknolojinin geldiği noktayı da dikkate alarak yeni yapılanmanın 15 sene alacağını söyleyebiliriz. Bu sürenin bir kısmının da geçtiğini düşünürsek, önümüzdeki 8-10 yıl içinde çok kutuplu bir dünyanın parametrelerinin yerine oturacağı gözüküyor" diye konuştu.


Bu geçiş döneminde ülkelerin ve uluslararası örgütlerin politika üretmekte zorlandığına işaret eden Şensoy, geçtiğimiz günlerde Kafkasya’da Rusya ve Gürcistan arasında yaşanan krizin yanı sıra global mali krizin de bu geçiş döneminin yarattığı sıkıntılar çerçevesinde ele alınması gerektiğini dile getirdi.


Bu süreç içinde Türkiye’nin stratejik öneminin daha da arttığını vurgulayan Şensoy, "Sürdürülebilir bir müzakere sürecinin tam üyelikle sonuçlanmasını istiyoruz. Bunun gerçekleşmemesi durumunda Türkiye’nin alternatifinin yine kendisi olacağını da görmek gerekiyor" dedi.

 

Avrupa Parlamentosu Üyesi Adrian Severin, Türkiye AB üyesi olmadan, AB’nin küresel oyuncu olamayacağını söyledi. Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) ve Instytut Wschondi işbirliğiyle düzenlenen ve iki gün sürecek olan 1. Avrupa-Türkiye Forumu başladı.

Siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal boyutları ile Türkiye-AB ilişkilerinin ele alındığı forumda konuşan Severin, AB’nin, coğrafya, insan ve doğal kaynaklar açısından geleceğini kurması gerektiğini belirterek, bu bakış açısından Türkiye’nin AB üyeliğinin, AB kimliği açısından bir sınav anlamına geldiğini kaydetti.

Severin, AB’den sadece bir hristiyan birliği olarak bahsetmenin doğru olmayacağını ifade ederek, "Bizim kültürel kimliğimiz, laiklik tarafından tayin edilmektedir. Biz farklı kültürlere saygı gösteririz ve farklı dinlerle de birlik oluşturmak için alan açmalıyız. Türkiye’nin AB’ye girmesi, AB’nin ne kadar laik olduğunu da gösterecektir" diye konuştu.

 

TASAM Başkanı Süleyman Şensoy Forum’un açış kanuşmasını yapıyor.


Siyasi kimlik açısından bakıldığında, AB’nin, küresel aktör mü, bölgesel aktör mü olmak istediğine karar vermesi gerektiğine işaret eden Severin, "AB, Türkiye Birliğin üyesi olmadan küresel oyuncu olamaz" dedi.


Üyelik sürecinde karşı karşıya kalınan bazı ikilem ve anlaşmazlıklar bulunduğunu, ancak bunların mutlaka ortadan kaldırılması gerektiğini söyleyen Severin, AB’nin geleceğine ve amaçlarına ilişkin kesin bir karar almasının ardından, Türkiye’nin üyeliği konusunun da açıklık kazanacağını vurguladı.

 

1. Avrupa - Türkiye Forumu Komisyon Başkanı Zymunt BERDYCHOWSKİ açış konuşmasını yapıyor.


Türkiye’nin ilgisini Orta Asya ve Kafkasya’ya yönlendirerek, burada bir ortaklık alanı oluşturabileceğini kaydeden Severin, AB’nin Türkiye vasıtasıyla bu bölgelerle bağlantı kurabileceğine işaret etti.
Çok büyük bir nüfusa sahip Türkiye’nin Birliğe entegrasyonunun bazı zorluklar yaratabileceğine dikkati çeken Severin, bu konuda bazı çözüm önerilerinin geliştirilmesi gerektiğini kaydetti.

1. Avrupa - Türkiye Forumu ilk gün sabah oturumlarından bir görüntü.



-"TÜRKİYE, REFORMLARI KENDİ ÖNCELİKLERİNE GÖRE GELİŞTİRECEĞİNİ SÖYLEDİ"-

TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış da, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin tarihine ilişkin bilgi verdiği konuşmasında, halihazırda toplam 12 başlıkta müzakerelerin bloke durumda olduğunu belirtti.


Bu süreçte Türkiye’nin kendi yol haritasını hazırladığını vurgulayan Yakış, 2007-2013 arasını kapsayan bu yol haritası ile Türkiye’nin kendi önceliklerine göre hangi tarihte hangi reformları yerine getireceğini belirlediğini kaydetti.

 

1. Avrupa - Türkiye Forumu ilk gün sabah oturumunda eski Dışişleri Bakanı ve TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar YAKIŞ, AP üyesi Adrian SEVERİN ve eski Dışişleri Bakanı Mümtaz SOYSAL’ın olduğu oturumda konuşmasını yapıyor.


Yakış, "Bu yol haritası Türkiye’de ve AB’de tahmin edilen yankıları yaratmadı. Halbuki Türkiye bununla ’Siz ne derseniz deyin, reformları ben kendi önceliklerime göre geliştireceğim ve müktesebatımı 2013 sonunda AB ile yüzde yüz uyumlu hale getireceğim ama bunu kendi belirleyeceğim önceliklere göre yapacağım’ demiştir" diye konuştu.


Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin değerlendirilmesinde bazı hatalar yapıldığı görüşünü dile getiren Yakış, bu çerçevede Türkiye’nin medeniyetler çatışmasında oynayacağı rol, enerji geçiş ve dağıtım merkezi haline gelmesi, genç nüfusu, büyük ekonomisi gibi unsurların ön plana çıktığını ifade etti.
Yakış, asıl olarak Türkiye’nin gelecekte alacağı konuma göre değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, Irak’taki belirsizlik, İran’ın nükleer programı, Kafkasya’daki istikrarsızlık ve bütün bu konularda Türkiye’nin oynayacağı rolün önem taşıdığını anlattı.

 

1. Avrupa - Türkiye Forumu ilk gün sabah oturumunda foruma katılanlar.


Bazı AB liderlerinin Türkiye’nin üyeliği konusundaki olumsuz tavırları karşısında paniğe kapılmadığını söyleyen Yakış, Türkiye, reformlarını tamamlayarak AB’nin eşiğine geldiğnide bu liderlerin hala görevde olup olmayacağının, Türk halkının hala AB’ye katılmak isteyip istemeyeceğinin, Türkiye’nin bölgesinde nasıl bir rol üstlenmiş olacağının bilinmediğini vurguladı.
Yakış, "Türkiye, şu andaki liderlerin söylediğine bakmaksızın, ufkun ötesine bakarak kendi evini düzene koymak için bu süreci değerlendirmelidir" dedi.

-"ÖNÜMÜZDEKİ 8-10 SENEDE ÇOK KUTUPLU DÜNYANIN PARAMETLERİ OTURACAK"-

TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ise, 2005 yılında başlayan tam üyelik müzakere sürecine kadar sürdürülen reformların, 2005 sonrasında yavaşlamaya başladığını ifade ederek, özellikle Kıbrıs konusunda yaşanan gelişmeler, Türkiye ve KKTC’nin bu alanda kaydettiği gelişmelere karşılık sözlerin büyük ölçüde tutulmaması, Fransa’da Sarkozy’nin yaklaşımı ve Türkiye iç politikasındaki bazı gelişmeler sonucunda, Türkiye’de AB üyeliğine olan kamuoyu desteğinin yüzde 85 seviyelerinden yüzde 50-55’lere düştüğünü aktardı.

 

1. Avrupa - Türkiye Forumu ilk gün sabah oturumundan bir görüntü.


Müzakere sürecinin sürdürülebilir ve güvene dayalı bir seyir izlenmesi yönündeki isteğin hem otoriteler hem halk tarafından ısrarla dile getirildiğini söyleyen Şensoy, dünyada 11 eylül sonrasında başlayan değişim temelinde çok boyutlu bir dünyaya doğru hızla ilerlenmekte olduğunu kaydetti.


Şensoy, "Önümüzdeki yıllarda çok kutuplu bir dünyanın şekillendiğini göreceğiz. Geçmişte benzer bir süreç yaşanmıştı ve bu düzenin oturması yaklaşık 30 yıl almıştı. İnsan sosyolojisi ve teknolojinin geldiği noktayı da dikkate alarak yeni yapılanmanın 15 sene alacağını söyleyebiliriz. Bu sürenin bir kısmının da geçtiğini düşünürsek, önümüzdeki 8-10 yıl içinde çok kutuplu bir dünyanın parametrelerinin yerine oturacağı gözüküyor" diye konuştu.

 

Timothy KRYSIEK Forum’daki sunumunu yaparken.


Bu geçiş döneminde ülkelerin ve uluslararası örgütlerin politika üretmekte zorlandığına işaret eden Şensoy, geçtiğimiz günlerde Kafkasya’da Rusya ve Gürcistan arasında yaşanan krizin yanı sıra global mali krizin de bu geçiş döneminin yarattığı sıkıntılar çerçevesinde ele alınması gerektiğini dile getirdi.


Bu süreç içinde Türkiye’nin stratejik öneminin daha da arttığını vurgulayan Şensoy, "Sürdürülebilir bir müzakere sürecinin tam üyelikle sonuçlanmasını istiyoruz. Bunun gerçekleşmemesi durumunda Türkiye’nin alternatifinin yine kendisi olacağını da görmek gerekiyor" dedi.

SOPOT (A.A)

 

 

MAKALELER

tasamyayinlari

1-2 Aralık 2010


{alt}